Filiz - Ben şöyle düşünüyorum. Perspektif algısını
kâğıda yansıtamadıkları için mi acaba? Çünkü Avrupa minyatürlerinde de üçüncü
bir boyut yok anladığım kadarıyla.
Okan-
Yok…
Filiz - Yani dolayısıyla sanatın evrenselliğiyle
ilgili bir şey bu. Sanatçının yorum katmadan aktarıyorum deme şekli. Ben bu
kadarını beceremem, dolayısıyla yorum yapmıyorum deme şekli doğru anladıysam.
Öyle mi?
Okan
- Şöyle anlatayım bunu ben size.
Filiz - Çünkü perspektifin keşfedilmemiş olması
mümkün değil.
Okan
- O zaman resim var tabii ki. Hem
de ne resimler, ne ustalar...
Filiz - Tabii ki.
Okan
- Durum şudur; minyatür bir romanın resimlenmiş hali gibi... Her zaman bir
şey anlatır. Bir söylemi vardır. Konu gider, gitmeye devam eder, kâğıdın
ucundan bir at kafasını sokarken diğer ucundan oklu savaşçı figürler girer,
sahnede bir an bir harem ve içinde kadınlar görürsünüz ve tahtında oturan kral
başsızdır ama kral gibi oturmaktadır. Hala başını da başka bir yerde
görürsünüz. Farklı yönlere merdivenler gider pencere aralığından zümrüd-ü anka
kuşu ya da kuyruğunun bir parçası görünür. Bu size zapt edilmiş bir sarayı
anlatır.
Filiz - Perspektifin olmayıp da birkaç sahnede tüm
boyutlarıyla anlatılmış olması özel.
Okan- Biz Avrupa sanatını az çok biliriz ama
geleneksel sanatlara ilgimiz çok azdır. Yazdığımız hatların Arapça zannedilmesi
bence en büyük önyargı sebebi.
Kazım Öğün- bizim burada briketçilik yapan bir
abimiz var. Hat sanatıyla ilgilendi. Yaptığı şeyleri bir görmeniz lazım.
Filiz - Yaşıyor mu? Onunla da bir konuşalım bence. Evet,
bu algıyla ilgili… Kendimizi yanlış algılarla yönlendiriyoruz. Yani bize ait
olan mesela bu sanatla ilgilenmek, pek çok kişi tarafından ön yargıyla
gericilik gibi algılanıyor. Nasıl birbirine karıştırıyor insanlar kavramları.
Bunu bilmem iyi oldu, Arapça değil Farsça.
Okan-
Arap alfabesidir ama büyük çoğunluğu Farsça. Yani bir Arap Osmanlıca okuyamaz.
Bir Osmanlı da Arapça okuyamaz. Şuna benzer, İngilizce de a, b, c ama İngilizce
bilmiyorsunuz.
Filiz- Şimdi, klasik bir hat anlayışı var, minyatür
anlayışı var, tezhip anlayışı var. Modern uygulamaları var mı? Örneğin ben bu
Gezi sürecinde Tarih Dergisi’nin kapağında bir minyatür gördüm. Kırmızılı kız
var ya, onu uygulamışlar. Benim çok hoşuma gitti. Yapılabilir mi? Tepki görür
mü?
Okan-
Yapılabilir, evet tepki görür.
Filiz- Kim tepki verir?
Okan-
Bu işin üstatları var. Tepki vermezler. Fakat yani verme sebepleri şudur
aslında. Zamanında çok iyi işler yapılmış. Çok derin bir sanat ve belli bir
süre bu sanattan kopulmuş. Toparlanma aşamasında yeni kuşak, yani son yirmi
otuz yıldır insanlar bu işle uğraşıyorlar, bu işin doktorasını yazıyorlar.
Doçent oluyorlar, profesör oluyorlar bu işlerle ilgili. Kopuk zamanda kaçan
kaçmış. Şimdi mesela bir kestaneci,
İstiklal Caddesi’nde bir kestaneci minyatürü yapmak hakikatten çok zor…
Filiz- Okulun bahçesinde oynayan çocuklar mesela.
Minyatüre dökebilir miyiz?
Okan-
Tabii, dökülebilir.
Filiz- Bir de minyatür çok renkli, yani…
Okan-
Evet, çok renkli minyatür, zemininizin sağlam olması lazım… Bir sahneyi
çevirebilmeniz için deseninizin çok iyi olması lazım. Bu da şundan kaynaklı…
Hat, tezhip, minyatürde hat yazı sanatı, hattı bunun içine koymayalım. Tezhip
ve minyatür sanatı yazının etrafını süsler. Hat başlangıçtır.
Filiz- Minyatür başlı başına bir branş…
Okan- O başlı başına bir branştır. Tezhip sanatı da
dediğimiz gibi yazılan yazının etrafını süsler. Hattatta nakkaşta tezhip
yapabilir. Çünkü tezhip ana sanat dalı. Diğerleri branşlar. Yazılan yazı bir
ayet yada sureyse müzehhip yazının etrafına saygı gereği insan ve hayvan
desenleri kullanmaz. bu adet bozulmamıştır. Yüksek ihtimalle Arapça yazılardır.
Filiz- Hani semazenler yapıyorlar Arapça harflerle,
en son mesela bir zeybek gördüm. Bu tezhip mi, hat mı?
Okan-
Semazen figürdür, içindeki yazı ise hattır. Basit kalan işlerdir. Sanat camiası
bu işleri 'kiç' işler der. Kesinlikle modernleştirmeye karşı değilim ve birçok
sanatçı arkadaşım da değil ama porselen tabağın içine kaligrafik yazı yazıp
buna da hat sanatı dememeliyiz.
Filiz- Bu kalyonlar, gemiler falan yapıyorlar.
Bunlar tamamen ticari amaçlı işler mi?
Okan-aslına uygun
kalarak sanatçı stilize ederek yaparsa çok hoş olabilir. Okurlar 'şahmeran'ı Nuh’un
gemisini görsel olarak örnek alabilirler. Semazen soruna gelince, eğer semazen
yapıyorsanız o semazen olmalı. Yukarıdan alıp aşağıya aktarma duygusunu hissettirmelisiniz.
Figürün vücut hareketini bilmelisiniz, dolayısıyla insan anatomisini
bilmelisiniz... herhangi birisi bu işi satın almak isteyebilir.çünkü her zaman
görmek ister artık o andan sonra.üretici kişi de karşı tarafın bilgi
eksikliğini fırsat bilip duygularıyla oynamamalıdır..çünkü onun bildiğini de
üretici kişi bilmiyor ve onun tarafından kandırılmayı kat-i suretle istemez.
Filiz- Bunu Arap harfleriyle işliyor olmak onu tek
başına değerli yapmıyor.
Okan-
Yapmıyor. Kesinlikle yapmıyor.
Filiz- Felsefeyi de hissettirmesi lazım.
Okan-
Evet, felsefeyi hissettirmesi lazım… Yani bunun bir arka zemini olması lazım.
Bunun için renk olması lazım. Sonuçta herkes doğada her şeyi görüyor. Ama ne
aldığı ile ilgili. Yani alıcı kısmı bir şey vermeli. İnsanlar bundan
hoşlanmalı. Ondan sonra birisi bunu çok sık görmek isteyebilir. Satın almak
istiyorsa o zaman ticari kaygı olur. Kiç işlerdir bunlar.
Filiz- Maneviyatı yansıtmak ama beğenilirse yani
ticari bir kaygıyla yapma ama kazanıyorsan da kazan. Peki, eski binaların,
tarihi binaların restorasyonunda çalışıyor musunuz?
Okan-
Çalışıyorum.
Filiz- Birebir eskiyi bulabiliyor musunuz?
Okan-
Bulabiliyoruz evet.
Filiz- Nereden esinleniyorsunuz?
Okan-
Esinlenmiyoruz, motif gurupları bellidir. Tezhip sanatında, adı üstündedir,
geleneksel sanattır bu, Tasarımı, motifin değil genel tasarımı sanatçı yapar.
Fakat desenlerin, motiflerin yönlerini değiştirebilir. Tasarımı farklı
boyutlara taşıyabilir.
Filiz- Ne demek bu tasarımları farklı boyutlara
taşımak?
Okan-
Büyüklük olarak, küçüklük olarak yaptığı şeyin çerçevesi olarak taşıyabilir.
Ama motiflerin çizimlerine sadık kalmak şartıyla
Filiz- elinizde bir örnek oluyor mu?
Okan-
tarihi bir yerde evet, tabii aslına uygun kalıyoruz. Mesela rumi motifleri
vardır, Hatai vardır. Hatai yani tasarımlar değiştirilebilir ama hatai gurubu
aynıdır.
Filiz- Ne demek hatai gurubu?
Okan-
Bir motif gurubu… Ruminin şeklini
değiştiremezsiniz. Bunu farklı yönlere de götürebilirsiniz. Tasarım çok
korkunç, sonu yok ama Ruminin kalıbı aynıdır. ‘Bu benim Rumim’ diyemezsiniz.
Filiz- Yani dışını istediğiniz gibi yönlendirirsiniz
ama motifi değiştiremezsiniz.
Okan-
Evet, motifi değiştiremezsiniz. Hiç motif değişmez.
Filiz- O zaman başka bir şey yapmış olursunuz.
Okan-
O zaman tezhip değildir sizin yaptığınız şey. O kabul görmez. Çünkü adı
üstünde, sanatınız geleneksel. Motiflerin çıkış yönleri, dağılışları aynıdır.
Siz bunları farklı çevirebilirsiniz, mesela rumiden sonra bir gurup gelmez, bir
gurup gelir. Onlar çok teknik işler. Ama rumiyi bozamazsınız.
Filiz- Şimdi kardeşim ben bu işe modern bir yorum
katmak istiyorum derseniz yaptığınız iş yine sanat olur ama tezhip sanatı
olmaz. Doğru mu?
Okan-
Evet, doğru…
Filiz- Dolayısıyla tezhip ve hatta modernleştirdim diyemiyorsunuz.
Okan-
Dersiniz. Murakka değil de bir ahşap heykelin üzerine tezhip yapabilirsiniz.
Ama yine tezhip tezhiptir. Zemin değiştirebilirsiniz, boyutunu
değiştirebilirsiniz ama motifi değiştiremezsiniz.
Filiz- Fildişinin üzerine de yapıyorlarmış galiba.
Okan-
Yapılır. Her şeyin üzerine yapılır.
Filiz- Zeminin önemi yok, motiflere sadık kalmak
zorundasınız. Sadık kalmazsan da yaptığın şeyin adı tezhip olmuyor. Hatta da
böyle midir? Minyatürde?
Okan-
Hepsinde böyle…
Filiz- O zaman bu adı kullanarak modern bir yorum
getirmek mümkün değil. Getirdiğinizde başka bir şey yapmış oluyorsunuz.
Okan-
Evet.
Filiz- Anlıyorum. Peki, bu Muhteşem Yüzyıl’la ilgili
bir çalışmanız olmuş. Nedir içeriği?
Okan- Üçüncü ve
dördüncü sezon ekranda görünen tezhip-minyatür-hat sanat işlerini
biz devraldık. Ekranda görünen tüm yazışmalar, padişahın fermanları,
fermanlardaki tuğralar, Mimar Sinan'ın mekân çizimleri vs…
Filiz- Bu konuda tarihi arşivlerden referans aldınız
mı?
Okan- Senaryo ekibini
kişisel olarak çok tanımamakla beraber tarihçilerden ve dil tarihçilerden
destek ve onay aldıklarını biliyorum. Senaryonun bizimle ilgili olan kısmı gönderildi
biz tercümesini yaptık ve hat-tezhip-minyatür sanatını icra ettik. Hat işleri
bu işle ilgilenen ünlü tarihçiler ve dil tarihçiler tarafından beğenildi ve
güvenlerini kazandık. Hiç bir sorun yaşamadan sezonları bitirdik ve bu işi
ortak yürüttüğüm gerçek bir kabiliyet, güzel insan, hattat Muhammed Türk'le
üniversite eğitimimiz sırasında bize çok ciddi bir deneyim oldu. Muhammed hat
sanatı işleri yaptı ben tezhip minyatür sanatı işlerini yaptım. Tabi ki
yardımlaşarak işlerimize özen gösterdik.
Filiz- Tuğra minyatür müdür?
Okan- Nakkaş ve
müzehhiplerin işidir. Tuğra yapanlara tuğrakeş derler..
Filiz- Peki bunun eğitimini veren iki okul mu var
sadece? Marmara ve Mimar Sinan?
Okan-
bir kaç üniversitede daha var ama geleneksel Türk sanatları tüm kapsamıyla yok.
Mimar Sinan güzel sanatlar üniversitesi ve Marmara Üniversitesi güzel sanatlar
fakültesinde çok kapsamlı. Temel sanat eğitimi-hat-tezhip-minyatür-iç mimari ve
restorasyon-konservasyon-kalemişi (tarihi ve geleneksel duvar resimleri-motifleri),yüzeysel
tasarım-Osmanlıca-fotoğrafçılık-ahşap, sedef oymacılık, tekstil ve eski
kumaşlar ana sanat dalı, halı-kilim dokuma teknikleri kumaş baskı teknikleri,
çini bölümü, cilt bölümü, kağıt restorasyon ve konservasyonu olarak
sıralayabiliriz.
DEVAM
EDECEK
Fotoğraftaki
desen Okan Koparan’a aittir.