Muhabbetname- Zuhal Duran “İnsan İnsan Derler İdi İnsan Nedir Şimdi Bildim”

Ablalarım Merhaba,

Sık sık karşılaşıyoruz, görüşüyoruz ama sizin de dediğiniz gibi “ballandıra, ballandıra” sohbet etmeye pek fırsatımız olamıyor. Geçen hafta yayınladığınız mektup çağrısını okuyunca, ‘bi de ben anlatayım’ deyip kalemi kâğıdı elime aldım. Konuşmak istediğim, üstüne en çok konuşmak isteği içinde olduğum Burhaniye Belediyesi Kent Tiyatrosu (BBKT) mektubumun konusu… Geçen yıl VYZ İletişim Atölyesi’ni bizim tiyatro konuk ettiğinde bir kısa film çekmiştik hani. O filmin adıyla başlamak istiyorum sözlerime… “Geçmiş başka bir ülkedir.”

Geçmişin başka bir ülke olduğunu tiyatroya başladığımda anladım. Geçmişe takılı kalmamak gerektiğini de… İnsana insanı insanca anlatma sanatı tiyatro... Tiyatroyu anlatan en güzel cümle bu bence… Her şeyden önce insan nasıl insan oluyor, bunu öğretiyor tiyatro. İnsanın kendisine yaptığı bir yolculukla başlıyor her şey. Bu her şeyin başlangıcı demek… Kendini tanımayı başaramamış birinin ne kendisine, ne çevresine ne de doğaya kısacası yaşama yararı olmuyor.

BBKT bana kendimi tanıma fırsatı verdi. İlk tanışma toplantısında oradaki insanların karşısında kendimi anlatmaktan korkmuş ve o toplantıdan kaçmıştım iki yıl önce. Dört ay kadar önceyse bir salon dolusu insanın karşısına çıkıp rol yaptım. İki yıl önce bunu yapabileceğimi söyleseler güler geçerdim. O toplantıdan kaçtıktan sonra BBKT ekibinden bir arkadaşla karşılaştım ve onun anlattıklarıyla birlikte karar değiştirip atölye çalışmalarına gitmeye başladım. O günden itibaren tek bir çalışma bile aksatmadan… Her çalışma öncesi içimde korku heyecan ve büyük bir merakla gittim. Acaba o gün Uğur Abi (Uğur Mamuk) neler yaptıracak, insanların karşısında şimdiye kadar yapmadığım şeyleri yapabilecek miyim sorularıyla gittim. Zaman içinde neler yapabildiğimi görmeye başladım. BBKT atölyesi, bu iki yıl içinde benim soluk alabildiğim tek yer oldu. Evet, yaptığımız şeyi tek kelimeyle anlatmam gerekse söyleyeceğim tek şey bu… ‘Soluk!’

Yaşadığını hissetmek, aldığın her nefesin boşuna olmadığının bilincine varmak. Bilinç… En önemli kazanımlarımdan birisi de bu. Var olan bilincimin üzerine çok şey kattım atölyemizde. Bunda orada bulunan herkesin başka başka kişilikler olmasının payı büyük. Küçük bir dünya taslağının içindeydik. İnsan hallerini, her birimiz ayrıntılarıyla gördük, kavradık, benimsedik, değiştik ve değiştirdik. Diyalektiği tam manasıyla her gün uygulamış olduk böylece. Siyahtık, beyazdık, pembeydik, turuncuyduk, kırmızıydık, maviydik ve sarıydık. Karıştık yeşil olduk. Evet, birbirimize karıştık. Bazen de ayrıştık. Evet, kimyasallaştık.

Yerlerde yuvarlandık bazen, birbirimizin elinden tutup ayağa kaldırdık. Bir oyunun çıkması için beraber umutlandık, beraber okuyup beraber güldük. Provalarda birbirimizden çekinmek bile keyifliydi, eğlenceliydi. Birimiz güzel oynadığında, hepimiz onunla gurur duyduk. Birimiz alkış aldığında hepimizin tüyleri diken diken oldu, sevindik. ‘Biz’ olabilmeyi öğrendik. Paranın kirletemediği atölyemizde biz birbirimiz olduk, çalıştık, çabaladık, yorulduk, kızdık, güldük ama sonu hep mutlu bitti günümüzün, öykülerimizin… Güzel şeyler yapıyor olmanın hazzı, coşkusu vardı hepimizin yüreğinde. Evet, yüreğimizle yaptık her şeyi ve yapmaya devam ediyoruz. Öğrenmeye devam ediyoruz, soluk almaya, yaşadığımızı hissetmeye devam ediyoruz. Bir şeyler anlatmak için birçok şeyin farkına varılması için çabalıyoruz.

BBKT içinde tanıdığım herkesten yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum ve laf olsun diye söylemiyorum, bu oluşumun içinde bulunmaya cesaret etmiş herkesi çok seviyorum. Vazgeçmeyip bir arada kalabildiğim bu güzel insanları çok seviyorum. Beni ben yapan bu özel insanları çok seviyorum. Büyük laflar etmeyi beceremem ama şimdi bu mektupta bunu yapmayı denemem gerekirse, kuracağım cümle şu olur:

BBKT benim miladımdır, benim ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim ve sırtımı asla dönmeyeceğim tek şeydir. Her zaman yüreğimde ve aklımda geniş yer tutacaktır.

Ve bu mektuba bir son vermem gerektiğinde söyleyeceğim şey şudur:

Yaşasın tiyatro, yaşasın BBKT, yaşasın 15 yıl boyunca tiyatrodan ve BBKT’den vazgeçmeyen, direnen güzel insanlar!

İkinizin de gözlerinizden öpüyorum can ablalarım. Yine yazarım.


                                                          17.09.2014/ ZUHAL DURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder